Her zamanki gibi sıradan bir uçuş günüydü. Yolcular koltuklarına oturdu, mürettebat da tam takım hazırdı. Sakince havalanan devasa uçak bir müddet sonra türbülansa girdi. Yolcular tam derin bir nefes alacakken de güçlü bir patlama sesi duyuldu, ardından her şey havada uçuşmaya başladı. Uçakta adeta kıyamet kopuyordu.
Takvimler 24 Şubat 1989’u gösteriyordu. ABD merkezli hava yolu şirketi United Airlines’a ait 811 sefer sayılı Boeing 747 uçağı 18’i mürettebat olmak üzere 337 yolcusu ile birlikte ABD’nin Los Angeles şehrinden havalandı. Uçak önce Pasifik Okyanusu’nun kuzeyindeki Oahu Adası’na ardından da Yeni Zelanda’nın Auckland kentine gidecek, toplamda 4 duraktan oluşan uçuş Avustralya’nın Sidney şehrinde sonlanacaktı. Kaptan pilot David Cronin, yardımcı pilot Gregory Slader ve uçuş mühendisi Randal Thomas idaresinde gerçekleşen uçuş, her ne kadar sorunsuz başlamış olsa da sona erdiğinde tarihin en korku dolu uçuşlarından biri oldu.
Los Angeles şehrinden kalkan uçakta aslında her şey yolunda gidiyordu. Uçuş, Oahu Adası’ndaki Honolulu’ya kadar sorunsuz bir şekilde ilerlemişti. Honolulu’dan Auckland’e yapılacak uçuş ise tüm sorunların başladığı nokta olacaktı.
DERİN BİR NEFES ALDIKLARINDA PATLAMA OLDU
Honolulu’daki havalimanından havalanan devasa uçak, kalkıştan 15 dakika sonra yaklaşık 7 bin metre irtifada seyretmeye başladı. Bu sırada hiçbir problem yok gibi görünüyordu. Uçuş görevlileri yolculara servis yapmak için hazırlık yapmaya çoktan başlamıştı bile. Ancak Honolulu’dan kalkış yapıldığı sırada Oahu Adası’nın içinde bulunduğu olumsuz hava koşulları yavaş yavaş uçuşu olumsuz yönde etkiliyordu.
Ada çevresinde fırtınalar yaşandığı için kaptan pilot Cronin, kabinde olumsuz bir durum yaşanmaması için emniyet kemeri işaretini açık bıraktı. Yaklaşık 550 kilometre hızla seyrine devam eden uçaktakiler kısa süren bir türbülans yaşadıktan sonra tam derin bir nefes alacakken duydukları patlama yüzünden büyük bir şok yaşadı.
Kabin görevlileri ve yolcular dehşet içindeydi. Kabin görevlileri bir terör saldırısıyla karşı karşıya olduklarını, ve uçakta bir bomba patlatıldığını sandı. Ancak gerçek çok daha başkaydı.
Meydana gelen patlama, devasa Boeing 747’nin sağ tarafında bulunan kargo kapağının arızalanması yüzünden yaşanmıştı. Bu arıza nedeniyle aşırı basınca daha fazla dayanamayan kargo kapağı patlayınca bir terör saldırısını andıran dehşet verici bir manzara ortaya çıktı.
‘HER ŞEY HAVADA UÇUŞUYORDU’
Aşırı basınç uçağın ana gövdesinde büyük bir delik açmış, gövdeden kopan bazı parçalar motorlara da zarar vermiş ve yaşanan olayların ardından kabin içinde büyük bir can pazarı başlamıştı. Tüm bu olaylar yaşandığı sırada uçakta bulunan kabin görevlisi Curtis Christensen, yaşananları şu sözlerle anlattı:
Her yerde duman ve enkaz parçaları vardı. Tavan panellerinin düştüğünü ve yan panellerin patlamadan hasar aldığını görebiliyordum. Büyük bir patlama olmuş gibiydi. Her şey havada uçuşuyordu.”
9 YOLCU UÇAKTAN DIŞARI FIRLADI
Kargo kapağının bir patlama sonucunda uçaktan koparak ayrılması sonucunda gövdede oluşan deliğe yakın konumda oturan 9 yolcu uçaktan dışarı fırlayarak Pasifik Okyanusu’na düştü. Yaşanan beklenmedik olayın şokunu hızlıca atlatmaya çalışan kabin ekipleri, patlamadan yaralanan yolculara yardım etmeye başladı. Oksijen maskelerini ve can yeleklerini takan yolcular uçaktan düşmemek için çığlıklar eşliğinde birbirine tutunuyordu.
Yaşanan gürültü nedeniyle iletişim kurmak zor olduğu için yolculara komutları megafonla vermeye çalışan uçuş görevlileri, ilk etapta uçağın suya iniş yapacağını düşünüyordu ve yolcuları bu durumu göz önüne alarak hazırlamaya başladı. Bu sırada yaşanan gelişmeler konusunda bilgilendirilen pilotlar, acil iniş yapmak için Honolulu Havalimanı ile iletişime geçti ve yaşanan olay hakkında hava trafik memurlarını da bilgilendirerek acil iniş için izin verilmesini talep etti. Patlamadan 14 dakika sonra Boeing 747, Honolulu’daki havalimanına acil iniş yaptı ve uçak 45 saniye içinde tahliye edildi. Patlama nedeniyle yaralanan yolcular ve kabin görevlileri, tahliyenin ardından yapılan ilk müdahale sonrasında hastaneye kaldırıldı.
SADECE 3’Ü ESKİ HAYATINA DÖNEBİLDİ
Patlamanın ardından basınç sebebiyle uçaktan fırlayıp okyanusa düşen 9 yolcu yapılan tüm arama kurtarma çalışmalarına rağmen hiçbir zaman bulunamadı ve daha sonra yapılan incelemelerde uçaktan fırlayan en az 1 kişinin uçak motorları tarafından çekilmiş olabileceği ifade edildi. Patlama sırasında uçakta görev yapan 15 uçuş görevlisinden ise yalnızca 3’ü olayın ardından görevlerine geri dönebildi. Geri kalanlar ya fiziksel yaralanmalardan etkilendi ya da travma sonrası stres bozukluğu yaşadı ve bir daha asla uçmadı.
Kazayla ilgili soruşturmanın sona ermesinin ardından kargo kapısı arızasının, 747’nin elektrik sistemindeki kısa devre ile birlikte hatalı tasarımdan kaynaklandığı ortaya çıktı. Olay esnasında uçakta görev yapan mürettebat, krizi başarılı şekilde yönettiği için kahraman ilan edildi ve ödüllendirildi.
Olaya karışan Boeing 747, gerekli onarımların yapılmasının ardından 1990 yılında tekrar uçmaya başladı. Mart 1997’de Gambiya merkezli Air Dabia filosuna katılan uçak şirketin 1998 yılında kapatılmasının ardından bir süre atıl şekilde kaldı. 2001 yılında bakım için gittiği ABD’de tamamen kaderine terk edildikten sonra 2004 yılında ise hurdaya ayrıldı.