İletişim kanalları kapalı.. Yıllardan beri konuşup sohbet ettiğimiz, görüş paylaştığımız Başkan Hasan Arat, belli ki yeni görevinde açık mesafede durarak, sorulara kısa yanıtlar vererek ‘seyreltilmiş’ bir iletişim stratejisi uyguluyor. Beşiktaş’ın kongre sürecinde hayallerini, projelerini, tasarılarını dosya haline getirip üyelere sunan Arat, beklediğinin üzerinde oy alarak ilk hayalini gerçekleştirdi. Ancak günler geçip haftalar ilerledikçe anlaşıldı ki kongrede sunulanlar üzerinde çalışılmadan söz verilen hayaller olmuş.
Şimdi masada gerçekler var. Hepimizi oyalayacak bir adamı nihayet buldular.. Önce Fransız Bruno Genesio’nun İstanbul’a geleceği tartışılıyordu. Sonra her şey değişti. Hollandalı Giovanni Van Bronckhorst servise kondu. Glasgow Rangers’da 2021’de UEFA finalini penaltılarla kaybetmiş, Hollandalıları çözmek zor. Hiddink’in Fenerbahçe ve Milli Takım’da, Rijkaard’ın Galatasaray’daki mesaileri çelişkiler ve iniş çıkışlarla geçti. Adana Demirspor’daki Kluivert örneğinde görüldüğü üzere orta karar çizgiyi aşamıyorlar.
Beşiktaş gerçeklerine dönersek… Rıza Çalımbay’ı kalbini kırarak gönderdiler.. Sonra Sergen Yalçın konusunda ‘gargara’ yaptılar. Bruno Genesio dosyası açılmadan kapandı. Ya Bronckhorst’da da aynı durum yaşanırsa? Elde tek seçenek kalıyor: Samet Aybaba.Basın toplantısında açık açık “Teknik direktör dahil, futbolun patronu benim!” dediğine göre, tarlayı sürmek için traktörün sürücü koltuğuna geçmesi gereken de odur.
Bırakalım Serdar Topraktepe ile birlikte hazırlasınlar takımı.. İki gece sonra, hayırlısıyla Cuma akşamı oynanacak Kasımpaşa maçına en iyi hazırlık fırsatı budur. Yönetim de ‘acil’ baskısından kurtulup daha sakin kararlarla pazarlık yapacak, alternatif hocalarla konuşacak zamanı bulabilir.
Kolay gelsin Samet Hoca!
Talay Abim
Tam 56 yıl önce tanıştık. İzmir’e maça gelmişti. Birlikte stada gitmemizi önerdi. Polis, adliye, vilayet, belediye, siyaset, ticaret ve rezalet muhabiri olduğumu, futbolla ilgilenmediğimi söyledim. İstemeden stada gittim. Kupa maçında Altay Galatasaray’ı 2-1 yendi, eledi. İkinci golü atan “tüysüz delikanlı”yı konuşuyordu herkes… Merak ve refleksle soyunma odasına indim, oradan notlar yazdım. İki gün sonra patronumuz Malik Yolaç İstanbul’a davet etti, bir haftalık deneme önerdi.
O bir hafta, 56 yıldır bitmedi. Spor gazeteciliğine evrilen meslek hayatımın kahramanı da ikinci golü atan Mustafa (Denizli) oldu.
Bu öykünün yazarı ben değilim. AKŞAM gazetesindeki spor istihbarat şefim Talay Erker’di. Açıkçası, soframa ekmek taşıyan büyüğüm oldu. Ona hep minnet duydum. Geçen hafta, spor basınının büyük emekçisi, bilinmeyenlerin habercisi Talay Abi’yi kaybettik. Oğulları Burak ve Murat’a, kardeşi Tamer’e baş sağlığı diliyorum. Işıklarda uyusun, başımız sağ olsun.