Bir sıkışmışlık, bir çaresizlik hikâyesi ancak bu kadar aydınlık ve bu kadar “dik başlı” anlatılabilirdi herhalde. Halbuki daha ismiyle bir genel kabullenişe işaret ediyor: “İnşallah Erkek Olur” (Inshallah a Boy). Hiç “Neden?” diye sordurtmayan, özellikle bazı toplumlarda nedeni gayet bilinen bir dilek. Kadına değer katan bir şey çünkü “veliaht” doğurmak. E erkek adamın da zaten erkek çocuğu olur.
Filmimizin kahramanı
Neval içinse çok daha hayati bir şeyi ifade ediyor bu dilek. Neredeyse hayatını sürdürmek için tek çıkış yolu. Çünkü kocasını aniden kaybeden 30 yaşında (ve bir kız çocuk annesi) bir kadın olarak ne yasalar ondan yana, ne en yakını kabul edeceğimiz ailesi. Kayınbiraderi Rıfkı; turp gibiyken bir anda ölüveren kardeşinin yasını tutmak yerine derhal mirasından ne koparabileceğine odaklanıyor ki bu da Neval ile kızını evlerinden atıp oraya yerleşebileceği anlamına geliyor. Çünkü erkek çocuğu olmayan dul bir kadının hakları son derece sınırlı.
Tek çıkış yolu
Neval evin peşinatını altınlarını satıp vermiş, taksitleri ödemek için yıllardır Alzheimerlı bir hastaya bakıyor, bu kimsenin umurunda değil. Kendi abisi bile durmuyor yanında, “Milyonlarca dul kadın var, kimisi tekrar evleniyor kimisi sakince çocuklarını yetiştiriyor, sen hariç” diye çıkışıyor Neval’e. “İnatçılığın ve amcasıyla ettiğin kavgalarla kızına nasıl örnek oluyorsun sence?” Benim için filmin ayağa kalkıp alkışlamak istediğim anlarından biri, Neval’in cevabı: “Korkak olmaz en azından”.
Genç kadının tek bir çıkış yolu var: Ancak hamileyse güç kazanabilir ve tabii oğlan doğurursa. Verdiği mücadele gerçekten çıldırtıcı, arada seyirci olarak onunla beraber çığlık çığlığa bağırmak istiyorsunuz, “Bu nasıl yasa, bu nasıl gelenek, nasıl adet” diye. Amca gidip kadının kızının da velayetini almaya çalışıyor mesela. Gerekçe? Bütün gün evde değil, çocuğa bakamaz. Peki, kadın neden evde değil? Çünkü kızına bakmak, evi geçindirmek ve kayınbiraderinin burnuna senet dayayarak talep ettiği kocasının kamyonet taksitini ödemek için çalışmak zorunda. “Bana para öde ama sokağa çıkma, bir yandan da evi tahliye et çünkü mirasta benim payım var” diyen bir erkekle ve onu haklı bulan koca bir düzenle mücadele ediyor Neval özetle. Ve bunu ağlayıp sızlamadan, kendine acımadan, boynunu eğmeden yapıyor.
1985 doğumlu yönetmen Amjad Al Rasheed’in ilk filmi “İnşallah Erkek Olur”, Cannes’da gösterilen ilk Ürdün filmi olarak seyirciyle buluştu ve Ürdün’ün Oscar adayı olarak gösterildi. Şimdi bir dijital platformda gösterimde. Çocukluğu kadınlarla dolu bir ailede geçen yönetmen, senaryo için bir akrabasının başına gelenlerden esinlenmiş. Ve ataerkil bir toplumda bir kadının doğuştan itibaren nasıl bir kıskaca alındığını, hukuki ve toplumsal ayrımcılığın nasıl isyan ettiren boyutlara varabildiğini müthiş sahici ve güçlü bir şekilde anlatıyor. İsrailli oyuncu Mouna Hawa’nın müthiş performansıyla can verdiği Neval, beyaz perdede gördüğümüz en etkileyici kadın karakterlerden biri. İzleyenin dönüp kendisine, çevresine, toplumda kabul gören ezberlere bakmaması mümkün değil.