31 Mart 2024’de yerel seçimlerin yapılacağı 5 yıl öncesinden belliydi. Sorarsanız, hemen her parti, bir seçim biter bitmez ertesi gün öteki için çalışmaya başladığını söyler. Gel gelelim, Ocak ayının neredeyse sonundayız, hâlâ aday arayışı devam edenler, kararsızlıkları sürenler var. Doğru adayı bulamadığı için, tercihi de olmadığı halde, bulabildiğini dayatanlar var.
Bu noktada, MHP’yi dışarıda tutuyorum. 55. kuruluş yıldönümüne atıfla, 55’erli gruplar halinde adaylarını takır takır açıklıyor. Ama geride kalan pek çok partide bir bütünlükten yoksunluk, bir parçalılık hali söz konusu. Bir ilin belediye başkan adayı açıklanıyor, ortada ilçeler yok. Ya da bir ilin ilçelerinden bazıları açıklanıyor, bazıları beklemeye alınıyor. Genel merkezler istediği açıklamayı yapsın. Seçmenin düz mantığı “Demek ki ellerinde doğru aday yok, bu vakte kadar bu ile / ilçeye uygun isim arayışı olmamış” diye işliyor. Adaylığı açıklanan bazıları için “Ne alaka?” diye sorulmasının nedeni de bu…
Örneğin geçen hafta Meclis’te konuştuğum CHP’li bir ilçe belediye başkanı şikayet ediyordu. “’Yeniden atamayacaksanız söyleyin, ortaya çıkmayalım’ dedim. ‘Yok öyle şey’ dediler. Yoksa öyle bir şey açıkla da, ben de gideyim çalışayım, işime gücüme bakayım. Tüm ilçeleri birlikte açıklayacaktır desen o da yok. Başka bir ilçeyi açıklamışsın, beni açıklamamışsın. Neden seçmenimi benden yana şüpheye düşürüyorsun?”… Örnek CHP’dendi ama durum sadece ona özgü de değil.
Bu parçalılık halinde özellikle muhalefet bloğunda ittifakların bozulmasının da etkisi olduğuna şüphe yok. Geçenlerde bir İYİ Parti milletvekili, “4 yıldır, nasılsa ittifak var diye il teşkilatı rahat davranmış. Geçen seçimden beri birlikte çalıştıkları şimdi olmuş rakip. Ne aday çalışılmış, ne strateji. Anketlere bakıyoruz dediler. Ben hiç anket manket görmedim. Bazı isimler neye göre açıklanıyor anlamıyorum”…
Seçimde kazanamayacak bile olsan bayrak göstermek önemlidir de, gereklidir de. Her parti her bölgede, ilde, ilçede kazanacak diye bir şey yok. Lakin, ittifakların bozulmasının da etkisiyle, 5 yıl bir ili, ilçeyi, beldeyi yönetmeye hazır olmayan isimlerin aradan sıyrılıp ipi göğüslemesi riski de var. Kazanmış olacak mı, olacak. Ve fakat sonra ne olacak? Orayı gerçekten yönetecek kim olacak? Başkan mı, genel merkez mi, ilin milletvekilleri mi, kim?
‘Yerel seçimde aday önemlidir, seçmen aday profilini göz önünde bulundurur, yeri gelir partisine de bakmaz, doğru aday gösteren kazanır’ yaklaşımı bu seçimde geçerli olmayabilir. Çünkü daha bu seçimin, yerel seçim gibi mi geçeceği, genel seçime mi evrileceği belli değil. Ve emareler genel seçim havasına işaret ediyor. Demedi demeyin, o zaman ne olacağı hiç belli olmaz…